Semavî Dinlerde Kadın

Yaşadığımız zamanda Kur’an’dan uzak olan İslam Ülkelerin de bu durumun yol açtığı en büyük mağduriyetlerden biri de kadınlara olmuştur. Kadın birçok alandan soyutlanmaya çalışılmış, yanlış dini göstergelerle bu yapılan yanlışlara kılıf aranmıştır. Yanlış şekilde temellendirilen din, kadının fıtratına aykırı bir şekil almıştır. Aslında Yüce Allah ve O’nun dinini anlamak gayet basit olmasına rağmen Kur’an’a ek ve aykırı olarak getirilen birçok görüş ve dini dejenerasyon hareketi kadının aleyhine gelişme göstermiştir. Kur’an’da kadınla ilgili ayetlerin bazıları görmezden gelinmiş, Peygamber’e isnat edilen yalan sözlerle kadın iyice değersizleştirilmiştir. Farklı mezheplerde farklı uygulamalar ortaya çıkmıştır.

Hâlbuki Kur’an’da kadın erkek eşittir. Kadın adalet bakımından erkek gibidir. Maddi ve manevi şekilde korunmaya alınmıştır. Birey olarak erkekle hiçbir farkı yoktur. Zaten Allah katında üstünlük takvadadır. Her durumda Kur’an-i dejenerasyon hareketinin sürekli yapılacağı ayetlerde de vahyedilmiştir. Al-i İmran 7. Ayette ‘’Kitap’ı sana indiren O’dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap’ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun teviline öncelik tanımak için Kitap’ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.” derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.’’

Bir önceki yazıda değindiğim gibi kadının yeri genel olarak tüm Dünya da çok geri durumdadır. Bu sebeple gerek Semavi Din kitaplarında çarpıtmalar eğip bükmeler olsun ( Tevrat- İncil- Zebur) gerekse putperest kavimlerde olsun sonuç hep kadının aleyhine olmuştur.

Tevrat- İncil ve Hadislerde Kadın

Kadının konumu ve yaratılışıyla ilgili Yahudilerin yaptığı saptırmalar Tevrat’tan başlayıp günümüze kadar hadislerle mezheplerle yayılmıştır. Tevrat a göre Kadın; erkek için bir fitne olarak yaratılmış olup, erkeğe zorluk çıkaran bir görevinin olması ve erkeğin vücudundan yaratılmış olması şeklinde halka benimsetilmiştir. “Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri yarattığında, yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu. Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu. RAB Tanrı Âdemi topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Âdem yaşayan varlık oldu. RAB Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe dikti. Yarattığı Âdemi oraya koydu.” (Yaratılış 2/4-8).

Tevrat a göre Tanrı, hepsini topraktan oluşturup yaratmış olduğu bütün hayvanları isim vermesi için Âdem’e getirir. Âdem onlara isim verir ancak kendi yardımcısını içlerinden seçemez. (Yaratılış 2/9-20). Bunun üzerine Tanrı Ademe derince bir uyku hali verip uyutur. Adem uyurken, Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapatır. Ademden aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Âdem`e getirir. Sonra Adem de “İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir. Ona kadın denilecek, Çünkü o adamdan alındı.”der (Yaratılış 2/21-23) Ayrıca yine Tevrat bilgilerinde Havva’nın şeytana uyup Adem’i de saptırdığı anlatılır. Bu şekilde kadın fitne durumuna düşürülmüş, şeytanın yaveri gibi görülerek bir uğursuzluk sembolü haline gelmiştir.

1 RAB Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu. 2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı,3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi,5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” 6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.9 RAB Tanrı Âdem’e, “Neredesin?” diye seslendi.10 Âdem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.11 RAB Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?”12 Âdem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi.14 Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, “Bu yaptığından ötürü Bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın” dedi, “Karnının üzerinde sürünecek, yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, Sen onun topuğuna saldıracaksın.”16 RAB Tanrı kadına, “Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim” dedi, “Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, Seni o yönetecek.”17 RAB Tanrı Âdem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.18 Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.19 Toprağa dönünceye dek Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın Ve yine toprağa döneceksin.” Tabi ki Tevrat olsun Zebur olsun İncil olsun bunlar da Hak Kitaplarıdır ve Kuran’la aynı şekilde kadınlar onlarda da korunmuştur. Ne yazık ki bu gösterdiğimiz pasajlar Kutsal Kitap dejenerasyonu yüzündendir.

Hadislerde ise gerek İsrailliyat merkezli alıntılar olsun gerek Arap örf ve gelenekleriyle ilgili hadis uydurmaları olsun, kadının durumu içler acısıdır. Doğar doğmaz Cehenneme layık görülen kadın, erkeğin elinin kiri olarak yansıtılmıştır. Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbni Mace, Tirmisi Nesai gibi hadis yazıcılarının bazı sahih hadislerinden örnek verirsek; -Kadında, atta ve evde uğursuzluk vardır. -Erkeğe karısını niçin dövdüğü sorulmaz. -İnsanın insana secde etmesi uygun olsaydı, kadının kocasına secde etmesini emrederdim. -Cehennemdekilerin çoğu kadınlardır. Cennette en az kadınlar vardı. -Kadınlar sizin yanınızda esirler gibidirler.- Oğlan çocuğu için birbirine denk iki kurban, kız çocuğu için bir kurban gerekir. Erkeklere kadınlardan daha zararlı fitne bırakmadım.- Ey kadınlar, sizler cehennem odunusunuz. Sahih hadis kitapları bu gibi hadislerle dolup taşmaktadır.

Hristiyanlıkta da durum farksızdır. Yahudi Dünyasından büyük etkilenmeler vardır. Çünkü Yahudilikteki kadın için tutum ve inançlar Hristiyanlık dünyasını da yaygınlaşmıştır. Aziz Paul, İlk Ahit’te yazmış olduğu mektupta bu durumu belirtilmektedir: “Erkek kadının değil, fakat kadın erkeğindir, kadın erkek için yaratıldı, fakat erkek kadın için yaratılmadı” Dinde kadın, erkek için yaratılmış olan bir varlık olarak betimlenmiş, erkeğe arkadaşlık etsin diye ve sadece erkeklerin ihtiyaçlarını karşılamak için yaratılmış bir varlık olarak açıklanmıştır. Hristiyan rahiplerin papazların da bu alandaki öğretileri, oluşan negatif tutuma bir örnektir. Kadının statüsü, Hristiyan rahiplerin düşünce ve öğretilerinde rahiplerin haklarının yenildiğine ve bu durumun kaotik bir ortama neden olduğunu gösterilmektedir. Çünkü rahipler ve papazlara göre, erkeğin gücünü ve statüsünü düşüren şey kadındı. Örneğin İngiltere Kralı 8. Henry’nin yayımladığı kanuna göre, kadınlar, korsanlar ve kötü ruhların kutsal kitaba dokunması yasaktı.

Kur’an’ın Getirdiği Kadın Hakları

Kadın için böylesine bir negatif Dünya da en büyük devrim Kur’an olmuştur. Kur’an’da her zaman kadın ve erkek eşittir. Kur’an’da kadın hakları sürekli olarak savunulan bir durum olmuştur. Cinsiyete dayalı bir üstünlük hali Kur’an’da asla geçmez. Bazı ayetleri örnek verirsek ; Nisa 1 de ‘’Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah’tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb’dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. ‘’ Hucurat 13 ‘’Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.’’

Haramlar da olsun helallerde olsun, cezalarda ve ödüllerde, Cennet ve Cehennem’e gitme özgürlüğünde kadın ve erkek hep eşittir. Kadın hiçbir medeniyette küçük istisnalar hariç fuhuş dışında doğru düzgün çalışma hakkı bulamazken Kur’an’la özgür bir birey olmuştur. Kadına da erkek gibi maddi manevi hak elde etme ve kendi kazancını özgürce harcama hakkı, statü tanınmıştır. Nisa 32 ‘’Allah’ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir’’ İbadetlerde de kadın erkek eşittir. Tevbe 71 ‘’Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Allah’a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.’’ Ahzap 35 de ‘’Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler, Allah’ı çok anan kadınlar.’’ Nisa 124 ‘’Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.’’

Yine erkek ve kadının fiil ve ceza ehliyetleri de eşittir. Maide 38 ‘’Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir. ‘’Nur 2 ‘’Zina eden kadınla zina eden erkek… Yüz vuruş vurun her birinin ciltlerine… Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.’’

Yine o zaman tüm Dünya da erkek ve kadının erkek velisi tarafından yapılan evlilik akdinde Kur’an’la birlikte kadında bir taraf olmuştur. Aile Hukukunda huzurun esas olduğu Kur’an’la belirtilmektedir. Evlilikte taraf olan kadın, kendi kararınca kimseye bağlı kalmaksızın evlenip boşanma hakkına sahiptir. Nisa 1 ‘’Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah’tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb’dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir.’’ Rum 21’’ Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.’’ Bu ayetlerden de gördüğümüz sükûnet in, sevginin, saygının evliliğin en temel bileşkesi olduğudur. Aile ve ana baba hakkı, çocuğun ikisine de saygısı işlenmiştir. Araf 189’’ O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rableri Allah’a şöyle dua ettiler: “Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden olacağız.”

Yine haklar ve sorumluluklar konusunda da erkekle eşitlerdir.’’ Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanmakta iseler, Allah’ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.’’

Yine kadın için kutsal bir statü olan anneliğe Kur’an da saygı gösterilmiş, dikkat çekilmiştir. Kadının anneliğinin, çocukları ve eşlerini tarafından saygı duymaları gereken bir durum olduğu vahyedilmiştir. Lokman 15’’ Biz, insana anne-babasını önerdik: Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır.’’ Ahkaf 15’’ Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: “Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!”

Kadın’ın toplum yapısı gereği erkeğe oranla daha az çalışması, annelik vasfı, hamilelik ve sonrası süreç maddi olarak onu etkileyebilmiştir. Kur’an bu durumu da garanti altına almıştır. Mehir, İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya mal olarak tanımlanır. Mehir kadının mal varlığına dahil olur ve üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilir. Nisa 4 ‘’Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin.’’ Bu garanti ile boşanma durumu da düşünülmüştür. Bakara 236-237’’ Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehir belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünde yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünde yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme… Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç… Bir mehir belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kesiştiğiniz mehirin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikâh bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta olduklarını en iyi şekilde görmektedir.’’

Özetle kadınların beklediği büyük devrim Kur’an’la olmuştur. Kur’an kaynak olarak alınırsa kadın ve erkek in eşit olduğu hatta korunmaları ve sosyal- mali adaletin uygulanması bakımından kadının ekstra hakları olduğu anlaşılır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top